Ana içeriğe atla

Bugün Babalar Günü

Bugün Babalar Günü....

Evet bügün babaların ve dünyaya getirdikleri çocuklarının günü... Aynı zamanda çocuğu olup da göremeyen babaların da günü bugün.. Bu babanın çocuğu, başka babaların -mesela dedesinin ya da üvey babası varsa onun- gününü kutlamış da olabilir mi sence? Bilmem hayat bu... Herşey beklenir ondan değil mi.... Sanki hiçbi gariplik yokmuş gibi davranır o çocuk... Gözünün önünde yakınları babalarının gününü kutlar, hüzünlenir o, ama hiç belli etmemeye çalışır burukluğunu.... Belki de günler öncesinden dedesine hediye alan bu çocuk, içinden babasını da geçirir, koca bir ''ah..'' çeker, yoluna devam eder, yine buruk... Belki içinden birçok şey gelse de söylemeye dili varmaz, içinde kalır onlar, onla kalır...
Ölümlü dünya bu deği mi? Bigün hepimiz çekip gidicez bu dünyadan.... Bazımız mutlu, bazımız eksik, bazımızsa yalnız... Aslında yalnız değildir yalnız sandığımız... İçinde tonlarca yoğun duygunun yüküyle yürüyemeyecek haldedir..

Bugün Babalar Günü....

Bi çocuk vardır belki... Babasını sadece babalar gününde değil, hergün hatırlayan.. İçinden hergün boynuna sarılası gelen.. Akşam zilin sesiyle kapıya gidip babasının elindekileri almak için bekleyen... Bunları her gece yatağında hayal eden bi çocuk vardır belki... Belki bi çocuk vardır.. Bu anlattıklarımın hepsini barındıran... Olamaz mı? Bilmem hayat bu... Herşey beklenir ondan değil mi....

İşte böyle arkadaşım....

Bugün ayrı yalnız tek yanında belki şimdi çocuğuna sarılıyo olan belki kokusuna hasret.... Bugün bütün babaların günü....
Ve o anlatttığım çocuğun belki bi dileği vardır.....
Bugün babasıyla uyumak, rüyasında babasıyla olmak ve uykusundan babasıyla uyanmaktır belki.....

Neyse arkadaşım... Sen sen ol babanın değerini bil...

Dedim ya ölümlü dünya bu .. Bigün hepimiz çekip gidicez bu dünyadan....
Kendine iyi bak arkadaşım.. Sen de bana yaz istediğin zaman olur mu.......


-bRf-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SARI KIZLA SARI OĞLAN

Bir bebek gelmiş dünyaya. Gözleri masmavi bakmış; aydınlatmış adeta çevresindeki karanlığı. Öyle bir maviymiş ki, geleceğe umut saçacak gibi. Dudakları öylesine güzelmiş ki, onlar da sanki sözleriyle, dokunuşlarıyla insanlığa iyiliği, saflığı, şefkati, masumluğu öğretecek gibi. Saçları hele, altının en göz kamaştırıcı halindenmiş. İnsanlar yanına yaklaştıklarında, mühürlenirlermiş. Gidemezlermiş. Öyle kalır, bakakalırlarmış. Bebekse onlara en sıcağından, en içteninden, gözleriyle, sonra dudaklarıyla ve daha sonra minicik ellerini çırpmalarıyla gülümsermiş. Mest olurlarmış onun bu mutluluğunu görenler; çünkü bebek  onları yeniden doğmuş bebek gibi tüm günahlarından arınmış hissettirirmiş. Bebek büyümüş, büyüdükçe daha da güzelleşmiş. Altı yaşındayken en az onun kadar güzel ve masum bir kız kardeşi olmuş. Çok sevmiş onu, sanki babasıymış gibi onu korumuş, kollamış. Birlikte oynamadıkları oyun, saklanmadıkları köşe kalmamış. En sevdikleri de "kim daha çabuk bitirecek tabağındak...
Nedendir bilmem, eskiye hep bir özlem duymuşumdur. Hatırlar mısınız? Çocukluğumuzda elimize tutuşturulan anket defterlerinde bir soru vardı: Geçmişte mi, şimdide mi yoksa gelecekte mi yaşamak isterdiniz?, diye. Benim cevabım daha o zamandan belliydi; geçmişte... Geçmiş zamanlar, eski defterler, eski müzikler, eski türk filmleri, eski kıyafetler, eski insanlar ayrı bir güzel.. Hepsinin ayrı anısı, ayrı kokusu, ayrı tadı var.. Geleceğe özenenleri, teknoloji aşığı insanları anlayabiliyorum; ama asıl "gerçeklik" geçmişte değil midir? Geçmişte yaşanmamış mıdır? Geçmişinizle ilgili herhangi bir şey getirin aklınıza; çocukluk arkadaşlarınızla çocukluğunuzda oynadığınız oyunlar, eski okulunuzdan anılar, gittiğiniz tatiller, izlediğiniz ilk film, bir şarkı.. Yüzünüzde ufacık bir tebessüm oluştuysa, ne mutlu bana... Hatırlamayı unutmayın. Mutlu kalın...

YAPMA

Yapmayacaksın arkadaş, yapmayacaksın.. Sana değer vermediğini hissettiğin hiçkimse için, ilişkin ne boyutta olursa olsun, kılını bile kıpırdatmayacaksın. Sonbaharda sararan yapraklar ağaçtan düşer ya, onları toplamaya kalkışma, tekrardan yeşeremez onlar; yeşertemezsin. Bırak, yerde kalsınlar. Haketmediğin halde seni üzenler var ya, artık onlar için üzülme; çünkü onlar da seni haketmiyorlar, emin ol. İçin içini yer, tam nefes almaya çalışır, alamazsın, içinden bir sayı tut, o sayıya kadar say, bak nasıl da nefes alıyorsun. Hayata bir kere geliyorsun; sakın, sakın "neden" deyip, beyninin içinin önce karıncalanıp, sonra uyuşmasına izin verme. Yapma.